Hâlâ bilmiyorum ki..
Bıraktık artık yazmayı genel olarak. Zaten takip ettiğim 3-4 blog vardı. Onlarla da haftanın 4-5 günü birlikte olurdum zaten. O zamanlar "hey, bakın ben de yazabiliyorum" demek gibi bir şeydi benim için. Sağdan soldan çalarak bazen, bazen sabaha az kala yazdıklarımın yüzde tamamı. Beni de sevin demekti belki, belki beni de aranıza alın gibi bir şeyler demekti ve bunu sözle söylemek bana acizlik gelirdi, düşündüm hala öyle geliyor. Sadece artık bu acizliği kabullendim.
Hayat istediğim gibi gitmedi, önemli kararlar vermek büyük bir yük bindiriyormuş omuzlara, bıraksam ne mi olcak ?Aç kalırım herhalde.. düşüncesi ya da benzeri düşünceler yüzünden ne yazma kaldı, ne fotoğraf çekme, ne yeni insanlarla tanışma, ne kokteyl yapma, ne eğlenceli fikirler bulma, hiç bir şey kalmadı. Sadece doğa sesleri ile, birilerine lazım olmama rahatlığında bira içmek kaldı. Keyif, zevk, tutku buna dönüştü. Dönüp baktığımda bu da boktan bir şey.
Bilmiyorum ki bize ne oldu ? Bana ne oldu ? Size ne oldu ? Bilmiyorum. Tvde eskiden görmüştüm bir köylü kadını şöyle demişti. " Yavrum gençlik ne anlamayadan geçti gitti" Hani hepimizin bir kalış anı vardır. Şaşırır ve bazı şeylerin farkına varırız. Benim onlardan biriydi. "Sahiden o kadar hızlı mı biticek ?" diye düşünmüştüm. Gençliğin farkına varıp üniversteyi 5 yıl daha uzatmamın sebepleri arasına koyarım herhalde. Sonuçta koca 5 yıl, yağmur yağsa onu da koyarım sebeplerin arasına. Ne diyorduk ? Bize ne mi oldu ? Türkiye oldu bize. Aaa yazıya siyasetimsi şeyler de girdi. Ekonominin kötüleşmesi önce lükslerimizden almaya başladı anlamadık, sonra istediğimiz şeyleri artık yapamadığımızı görünce işler değişti. Aile, okul ve yeni arkadaşlar derken, elbette ben de değiştim. Yalanı bıraktım. Daha çok düşündüm. Analitik düşünmeyi öğrenmeye çalıştım. Başarılı olduğum yerler kadar başarısız olduğum yerlerde oldu.
Çok güzel hikayeler öğrendim. Çinli çiftçi hikayesi mesela inanılmaz güzel, anlatmayı da çok seviyorum. Yazmak uzun googla çinli çiftçi hikayesi yazınca çıkıyor. Onuda ordan oku ey okuyucu. Bugün de sabaha kadar uyumadım. Bir cuma günü, her gün gibi bu da geçicek ama uykusuzluktan ötürü biraz beni zorlayarak geçicek.
Sonuç olarak bize ne oldu bilmiyorum ama o 2010'dan sonra herkes yazmayı bıraktı. Acaba arkadaşlıklarımı bitirdiğim için mi ? Hâlâ bilmiyor, bilemiyorum. Artık öğrenmeyi de istemiyorum.
No comments:
Post a Comment