Sunday, December 7, 2008

kimsin sen ?

Üzerindeki şoku atması durumun ciddiyetini farketmesi fazla uzun sürmedi acaba Mehmet gerçekten ölmüş müydü?Bakacak mıydı direk gidicek miydi?Hava soğumaya başlamıştı.Düşündü eğer bu halde bırakırsa birileri görebilir hem kandan dolayı kesin birileri aramaya çıkar köpekler derken işler karışır derken Mehmet'ten bi ses geldi.Hiç bu kadar korktuğunu hatırlamıyodu tüyleri bi anda ellerinden ayak bileklerine kadar selam verir gibi kalkıp kalkıp iniyordu arkası dönük olduğu halde böle bi ses duyması aklına bişey gelmesi olanıksızlaştı bi anda arkasında ayağa kalkıyor olan bi ceset vardı.Her an onu öldürebilirdi hala ölmemiş olmasının bir şans olduğunu düşünüp tam arkasını döndü ki Mehmet hala yerde yatıyordu.Boğazından geçen damarı ve bileğini aynı anda kontrol etti kendi ellerinin titremesinden ne nabzı anlayabiliyor ne de nefes alıp verişini.Daha sonra anladı ki Mehmet yaşıyordu gözüden bi damla yaş düşmesiyle eline bi damla yaşın düşmesi bir oldu yağmur geliyordu.Havanın kokusuna bakılırsa bu Toprak kokusu bu kadar netse kanı temizlemesine gerek kalmayacak kadar büyük bir fırtına geliyordu.Mehmet uyuyordu baktığında Mehmet'tin bi yerinin kesik olmadığını anladı kan hala acıyan sağ dizinden geliyordu kendi dizi.Mehmet uykudaydı ve uyanmamalıydı daha fakat yağan yamurun altındada kalmamalıydı.Bulunduğu ortam bir klipte bile zor görülen güzel anları anımsatıyordu.Etrafında bir kulübe acaba içinde birileri var mıydı?Bunu kontrol etmek için o tarafa doğru adımlar atmaya başladığında bilekleri acımaya sağ dizi yeniden hata vermeye başladı acının büyüklüğünü anladıktan sonra geri dönüp Mehmet'i yattığı yerden aldı ve sürüklemeye başladı taşıyamacak kadar ağırdı Mehmet.Acı sol bacağını öylesine sarmıştıki bi an uyuşmayla karışık baş dönmesi hissetti çabuk toparlandı eğitimde acının büyük bir silah ve ihanet edenler için kullanılacağında etkisini artırdığını iyice öğrenmiş ve defalarcada şahit olmuştu.İhaneti affetmiyecekti Mehmet'i vuran cezasını bulacaktı.Acısını nefretle yuğurup kullanmaya başladığında bileklerindeki acı azalmaya başladı duyduğu nefret sadece bi boşluğaydı birisine ya da ama ne veya kim olduğu belli değildi yinede bu bile Mehmet'i tek omzuna alıp taşıması için yeterliydi.Kulubeye vardığında bitkindi klında geçen teorilerin haddi hesabı olmuyordu.Olasılıklar çok fazlaydı.Tam bir çıkış yolu bulmuşken başka hayatlar tehlikeye düşüyordu en az risklisinde bile sağ kalması o kadar zordu ki ama biliyordu imkansız değildi.Mehmet'in rahat ettiğinden hemen sonra gözüne ilişen bir not bir çok şeyin cevabını ortaya koydu.Bulmacanın bulamadığı büyük parçasını bulmuştu sanki yapbozun bulunamayan tek yeri gibi bi anda kucağına düştü.Zamanın geldiğini anlamak için gökyüzüne bakması yeterli oldu.Geride parça bırakmamak için etrafını iyice toparladı.Kısa sürede yola devam etmeliydi.Herşeyi vardı bu defa pusulası bile yeterliydi oysaki.Bu defa pusuladan fazlası vardı yanında.Yara bantları biraz azaldı yaralarını kapatınca bacağındaki ağrının geçmesi için toplu iğnesinin ısıttıktan sonra defalarca küçük ritimler halinde baçağının ağrıyan bölgesinde gezdirdi sanki dövme makinasını daha yavaş çalışan bir makinası gibi ritmik ve sakin bir şekilde gezdirdi iğneyi bacağında.Bacağındaki elektiriği aldıktan sonra çakı kabından daha sert birşeye ihtiyacı vardı etrafına bakındı ıslak bir odun gördü işini görürdü sağlam gibiydi ıslak olduğu için eğilebilir ama genel olarak düz duracağı için sorun çıkmayacaktı.Sırt çantasını son bir defa daha kontrol ettikten sonra guruldayan miğdesinin sesi kulaklarına gelince anladı ki midesine bişeyler sokmalıydı.Kulube ağzına kadar yiğecek çakılı olduğundan hiç tereddüt etmeden bişler almaya başladı bunu yaparken içindeki suçluluk duygusu artsada yanındaki paradan biraz bırakınca bu duygu tamamen kayboldu.Karnından gelen sesler kesildikten sonra yorulduğunu ve kaç gündür uyumadığını düşündü evet uyumuyordu en son bir iğne yapmışlardı felç olmuştu ama uyuyamamıştı bi şekilde göz kapakları kapanmamıştı yerde yatarken kalkmadan öncesinde bile farkında değildi aslında kötü bir rüya gibi hatırladı hemen kulubenden çıkıp koşarak yattığı yeri aradı bardaktan boşanırcasına yağan yağmur görüş açısını iyice aşağıya çekmişti genede buldu baktı yağmursuz düşündü haklıydı bu boş ambara bakan yerde ölece yatmıştı yeter uzandığında ne kadar uykusu olduğunu anladı bunu ölçmek için bi icat olsa kesin yüksek bir değer çıkıcağını düşündü ve bunu not aldı ilerde bir gün bunu bulsa bile gidip söleyecekti ben daha önce düşünmüştüm diye.Gülümsedi bu düşüncelerle ve geri kulübeye gitti gözlerninin titremesinden artık uyuması gerektiğini anladı.İçindeki nefret sönmemişti sadece ertelenmişti acısını unutmak için meditasyon yaptı uykuya dalmadan önce kapıyı kitledi arkasına boş bir kova koydu içinde metal parçalar olan ki ses olsun herhangi bir şeye karşı önem.Mehmet'e baktı ve zihnini Mehmet'in zihninin sakinliğine bıraktı kendini.....

No comments: